Well-being
Biyofilik, yani “Yaşam Dostu Tasarım”, son zamanlarda bir hayli revaçta olsa da aslında literatüre yeni girmiş bir kavram değil. İnsanın, doğayla bağlantı kurma ve bir olma içgüdüsüne dayalı, doğuştan gelen eğilimlerin ve doğanın yararlı etkilerinin sürdürülmesine olanak veren tasarımların tümü Biyofilik olarak adlandırılır.
İnsan, dünyadaki doğa ve çevre sistemleriyle karşılıklı ilişki içerisindedir. Doğanın veya çevre sistemlerinin doğrudan veya dolaylı yoldan etkilenmesiyle ortaya çıkacak değişimler gerek fiziksel gerekse psikolojik ve ruhsal olarak insanı etkiler.
Well Kavramı
Pozitif psikoloji akımının 1990’lı yılların sonuna doğru gelişmesiyle ortaya çıkan “Well” kavramı; kişinin bedensel, psikolojik ve sosyal boyutlarda işlerliğinin geliştirilmesinin amaçlandığı bir yaşam biçimi olarak tanımlanabilir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre, ‘wellness’ “sadece hasta olmamak değil; fiziksel, zihinsel ve sosyal bakımdan da iyi olma durumudur.” Herkes kendinden emin ve mutlu olmak ister, wellness kavramı da bu iyi olma haline işaret etmektedir.
Well halinin günlük yaşam alanlarımıza yansımasını well-being adı verilen “esenlik” ile sağlanıyor. Well-being insan merkezli tasarım olarak Biyofilik tasarım ile omuz omuza çalışır ve özellikle iç mekanlarda çoğu zaman göz ardı edilen kaliteli hava, ses, ısı, ışık gibi teknik spektrumlarda kriterleri belirleyerek, hem fiziksel olarak doğa ve insan arasındaki bağlantıyı kurar hem de zihinsel ve ruhsal anlamda bireye esenlik sunar.
Çağımızda, artan stres ve yeni kuşağın mutlu yaşam arayışı, mimarlığa da ayrı bir sorumluluk yüklüyor. Yalnızca işlevsel çözümler değil, beden ve ruh sağlığını destekleyici tasarımlar gerekiyor. Sağlık bakım yerlerinin kolay erişilebilir olmaması, modern yaşamın getirdiği stres, teknoloji, fiziksel aktiviteler ve beslenme şekli gündelik yaşamlarımızı oldukça etkiliyor. “İyi mimarlık” da binaya girer girmez kişiyi kaplar, çevreler, tam olarak tanımlanamayan duygularla sarmalar.
Wellness, sağlık için zararlı olmayan temiz ve güvenli bir çevrede yaşama yeteneğidir. Çevresel wellness ise; temiz hava, temiz su, kaliteli besin, elverişli ev koşulları, iyi iş şartları, kişisel güvenlik ve sağlıklı ilişkiler gibi şartları yerine getirmek gibi gereksinimleri içerir.
Well Yapı Standardı
Well-being (bütünsel sağlık) kavramı, çalışma alanlarında farklı kimlikleri kucaklayan, insan odaklı ve biyofilik tasarıma sahip mimari kurgularda ve hareket temelli mobilyalarda kendini gösteriyor. Çalışanlarını merkezine alan, onların mutluluk ve sağlığını gözeten firmalarda motivasyon ve verimlilik artarken aidiyet duygusu da güçlenerek çift taraflı fayda sağlanıyor.
Well-being ile hayatımıza giren Yeşil Bina Sistemleri, binalardaki
“iç ortam çevre kalitesi” ni yükseltmeyi hedefler.
Yaşam alanlarımızın yani binaların kullanıcı sağlığını etkileyen unsurlar, WELL Yapı Standardı adı verilen kriterler çerçevesinde yedi farklı kategoride incelemektedir:
- Hava - Binada Sağlıklı İç Ortam Havası
- Su – Binada sağlıklı su
- Beslenme – Binada bilinçli beslenme
- Aydınlatma – Binada sağlıklı aydınlatma
- Fitness – Binada spor ve aktivite
- Konfor – Binada kullanıcı konforu
- Zihin – Binada kullanıcı zihin sağlığı
Bu esenlik ve bütüncül iyi olma hali, ilerleyen zamanlarda binalardan başlayarak toplum yaşantımıza sızan kentsel ölçekte iyilik ve sağlık havası oluşturacak. Unutmayalım ki, insanın kültürel bir mekân olarak yarattığı kent, aynı zamanda bundan böyle içinde yaşamaya mahkûm olacağı çevredir. Bu nedenle kentsel mekanları inşa ederken insan kendini de yeniden üretmelidir.
Bunlar da ilginizi çekebilir


Önce biz yapılarımızı şekillendiriyoruz, daha sonra da onlar bizi şekillendiriyor.
(Churchill, 1944)
DİĞER YAZILAR
Yorum Yaz