Ben bu yaz neredeydim?

Sürdürülebilirlik Olimpiyatları 2021 Mücadelesi

Geçtiğimiz sene Covid-19 sebebiyle yapılamayan Tokyo Olimpiyatları ve ciğerimizi söndüren orman yangınları birden tüm hayatımızın odak noktası haline geldi. İyi ki de geldi. Bu sayede sürdürülebilirliğin hayatlarımıza ne aşamada entegre edilebileceği ile ilgili güzel bir örnek ve bir yıkımın ardından sürdürülebilirlik adına yapılması gerekenle ilgili atmamız gereken adımları görebiliyoruz.

Sürdürülebilirlik kavramı boş veya dolu fark etmeksizin herhangi bir fayda sağlayan her iş için kullanılmaya başlandı. Özellikle mimari ve iç mimari projelerde işlevden daha çok estetiğe önem verilen durumlarda bile kullanılan bu kavramın anlamını yeniden özümsemek gerekiyor. Sürdürülebilir olmak sadece formda değil özde de fayda sağlamaktır; bu sebeple ilk kuralı enerji verimliliğidir. Çevrenin, binanın, kullanılan hammaddenin koşullarını göz önünde tutarak, yapılan tasarıma en fayda sağlayacak şekilde dahil etmek sürdürülebilirliğin ilk ilkesidir. Buna göre de yapı malzemelerinin seçimi büyük önem addeder. Geri dönüştürülebilir malzemeler enerji tüketimini azaltmaya yardımcı olmanın yanı sıra kendi enerjilerini üretme konusunda da yetenek geliştirebilirler.

Bu bağlamda, sürdürülebilir bir dünya hedefine ulaşmak için yapılabilecek uygulamaların örneğini tüm dünya ile aynı anda izledik. Bu sene, olimpiyat oyunlarının ekonomi ve çevre üzerindeki olumlu etkisine bir misyon daha eklenerek küresel bir mesaj hedeflenmiş ve sürdürülebilirlik sorunlarına çözüm aranmış.

“Be Better, Together – For the Planet and the People” olarak belirlenen konsept ile 5 farklı sürdürülebilirlik yaklaşımı belirlenen bu devasa organizasyonda üzerinde durulan konular; iklim değişikliği, kaynak yönetimi, çevre ve biyoçeşitlilik, insan hakları ve adil iş uygulamaları oldu. Bu 5 yaklaşımda hemen her kavramı kapsayacak uygulamalar ile ilişki kurulmuş. Örneğin, sporcular için kullanılan yatakların geri dönüştürülebilir kartondan yapılması gibi... Altın, gümüş ve bronz madalyalar, 2017 yılında başlatılan bir girişimle halk tarafından bağışlanan eski cep telefonlarından ve diğer küçük cihazlardan geri dönüştürülmüş metallerden yapılmış. Tokujin Yoshioka tarafından tasarlanan Olimpiyat meşaleleri ise, 2011 yılında Büyük Doğu Japonya depremi ve tsunamisinin ardından kullanılan geçici konutlardan geri dönüştürülmüş inşaat atıklarından oluşturulmuş. Tasarımcı, Japonya’nın ulusal çiçeği olan sakura çiçeğine benzeyen 71 santimetrelik pembe altın meşaleleri üretmek için bir ekstrüzyon* tekniği kullanmış.

Bağışlanan 24,5 ton atık ev plastiğinden yapılan podyumlar, Tokyo 2020 Olimpiyatları kazananlarına özel olarak tasarlanmış. Kaideler organizasyon sonunda Olimpiyat sponsoru olan Procter & Gamble tarafından tekrar şampuan ve deterjan şişelerine dönüştürülecek. Hikayesine gelirsek, dokuz ay boyunca Japon halkı, Japonya’daki mağazalara ve okullara kurulan 2.000’den fazla toplama kutusu aracılığıyla 400.000 şişe çamaşır deterjanı şişesi bağışlamış. Şişeler, 3D baskı için liflere dönüştürülerek olimpiyatlar sırasında kullanılacak 98 podyuma dönüştürülmek için kullanılmış. Oluşturulan bu toplumsal bilinç gerçekten takdire şayan.

Sporcuların konakladığı binada kullanılan her bir ahşap plaka, ağacın yetiştiği alanın adını ayrıntılı olarak gösteren bir damga ile işaretlenmiş. Japonya’nın farklı bölgelerinden temin edilen ahşapların kullanılması ile hem doğada hem de ülkeler arası çeşitlilik ve uyumun vurgulanması hedeflenmiş. Kereste ve ağaç endüstrisinin canlandırılmasının ve sürdürülebilir ormanların korunmasına katkıda bulunulmasının yanı sıra, ülkenin tüm bölgelerinden katılımı vurgulayan bir miras bırakılarak çevresel etkileri azaltma ve sürdürülebilirliği gerçekleştirme hedefi yansıtılmış.

 

Sürdürülebilirliğin daha da önem kazandığı iklim değişikliği sorununu, günlerdir söndüremediğimiz “Mega” orman yangınlarında gözlemleyebiliyoruz. Doğaya bilinçli olarak bırakılan çöp ve atıkların yanı sıra bilinçsiz yapılan anız yakma, ağaç kesme ve otlatma ile seyrelen ormanlık alanda iklim değişikliğinin de etkisiyle çıkan orman yangınlarında, yangın sayısı ve yangın alanındaki artış incelendiğinde özellikle yangının yoğun olduğu bölgelerde çam ormanlarında azalma olduğu gözlemlenmiştir. Türkiye’de bulunan 22,7 milyon hektarlık orman alanı, milyonlarca yıldan beri evrimleşerek oluşan türlerden meydana gelmektedir. Bu topraklar çok zengin bir gen kaynağıdır. Yanan ormanlık alanlardaki çam ağaçlarının sökülmesi ve yerine zeytin, badem, incir, ceviz gibi meyve ağaçlarının dikilmesi düşüncesinde, düzenlenmesi konuşulan alanlardaki makilerin suyu tutma, havayı temizleme, karbon tutma ve toprağı koruma fonksiyonları vardır. Yani yapılacak herhangi bir müdahale yangın bölgelerindeki ekosistemin ortadan kalkmasına sebep olacaktır.

Dolayısıyla ağaç tarımından ziyade orman kurmaya ve olanı korumaya özen göstermek gerekiyor. Hem kültürel hem doğal mirasımız olan çam ağaçlarının sürdürülebilirliği, Türkiye’deki ekosistemin de sürdürülebilirliği anlamına geliyor. O yüzden de Tokyo 2020 Olimpiyatların “hep birlikte – daha iyiye” sloganı ve yansıttığı değerler çok önemli ve hayati.

Her zaman ağacın ve doğanın izinde olmak dileğiyle.

*Ekstrüzyonenine kesitsel bir profil nesneleri oluşturmak için kullanılan bir süreçtir. Bir malzeme, arzu edilen bir kesitin bir kalıbı boyunca itilir. Bu sürecin diğer imalat süreçleri üzerindeki iki ana avantajı, çok karmaşık enine kesit oluşturma yeteneği ve basınçlı ve kayma gerilmeleri ile karşılaşan materyallerin kırılgan olmasıdır. (Vikipedi)

*İzlemek ve incelemek isteyenler için; Inside the Tokyo 2020 Athletes' Village Plaza

https://www.youtube.com/watch?v=Qd_UZC5Pz7s

Yazar: İç Mimar Ece İPEK
iyi_mimarin_yeni_tanımı_iç_sayfa

Türkiye’de bulunan 22,7 milyon hektarlık orman alanı, milyonlarca yıldan beri evrimleşerek oluşan türlerden meydana gelmektedir.

pexels-karina-zhukovskaya-6446682 (1)
Yeni Proje (6)
Yeni Proje (7)

Yorum Yaz

{{user.tamisim}} {{user.tamisim}}