Milano Mobilya Fuarı İzlenimleriyle

Kunter Şekercioğlu

"Milano'nun hala merkez olmasının nedeni, stratejik yaklaşımları."

Uluslararası Milano Mobilya Fuarı’nı daha önce de ziyaret ettiyseniz bir karşılaştırma yapabilir misiniz? Milano’nun hala mobilya endüstrisinin merkezi konumunu koruduğunu düşünüyor musunuz? 

Pandemi ve küresel ekonomik daralmaların etkisi ile fuar küçülmüş durumdaydı ama bu Milano’nun mobilya endüstrisinde merkez olmasını değiştirmemiş durumda. Elbette tasarım haftasının varlığı ile bu gerçekliği taze ve sürdürülebilir tutmayı başarıyorlar. Tüm dünyadan sadece mobilya firmalarını değil; genç tasarımcıları, yan sanayi firmalarını, girişimci tasarımcıları, yatırımcıları ve basını çektiği için büyük bir etkileşim fırsatı doğuruyor. Milano'nun hala bir merkez olmasının sebebi de bu planlı stratejik yaklaşımları zaten. Bu sebeple aslında kesişen kümelerde rekabet yaşadıkları kurumların yöneticilerini de görebiliyorsunuz sokakta veya fuarda. Duomo’ya yakın tasarım haftasının ana sergi mekanlarından biri olan büyük avlulu binada Alman Tasarım Konseyi CEO’su Lutz Dietzold’u enstalasyonları gezerken ve not alırken görmüş olmamız şaşırtıcı değildi o yüzden. 

Geçtiğimiz birkaç yıl zor geçmiş olsa da genel anlamda stantlara baktığınızda, Uluslararası Milano Mobilya Fuarı tasarım topluluğu için değer üretmeye devam ediyor mu? 

Devam ediyor tabii ki ama eskiye göre bu değer üretimi miktarı  farkedilir şekilde azalmış durumda. Her firma eskiye göre daha dikkatli, daha temkinli. Her firma risk azaltmak endişesinde bence. 

Mobilyada belli vurgulardan, stil ve trendlerden bahsedecek olursak, hangi renkler, dokular ve malzemeler öne çıkıyor? Önümüzdeki yıla dair öngörüleriniz neler? Ahşap kaplamalar ya da ağaç ürünlerle ilgili dikkatinizi çeken yenilikler var mı? 

Mobilyada belli vurgulardan, stil ve trendlerden bahsedecek olursak; koyu gül kurusu, pudra tonları (kroması yüksek flamingo/yavruağzı tonları), açık mürdüm ve güneşte kurumuş vişne tonları hayatımıza daha fazla girecek bence. Masif mobilyalar şaşırtıcı şekilde hafifler. İddia sadece tasarımlarında değil, "CNC herkeste var gel de bu hafiflikte yap" tadında... Form verilmiş kontrplak kullanımı malum ekonomik ve çevresel sebeplerle daha da artacak. Türkiye’deki sorunumuz malzeme kalitesi ve üretim hassasiyetinde olacak. 

Ev ve yaşam alanlarında kullanılan malzemeleri gözönünde bulundurduğunuzda önümüzdeki dönem bizi neler bekliyor? Mobilya bir estetik obje olarak mı rol oynayacak yoksa fonksiyonel bir eşya olarak mı kalacak? Kullanılan malzemelere ilişkin gözleminiz nedir?

Metal mobilyaların konstrüksiyonları ya kalınlaşacak ya da çok zarif incelmelere dönecek. Ana malzemesi plastik olan ama metal ve/veya ahşap ile birarada kullanılmış mobilyaların iç mekanda daha fazla kullanıldığını göreceğiz. Plastik kullanımının yeni müşterilerde algısı bir ve iki üst kuşağa göre farklı olurken,  plastik artık o plastik olmayacak. Geri dönüştürülmüş veya doğada çözülebilen malzemelerden imal edilmiş ama polimer plastiklerin avantajlarına sahip malzemeler yaygınlaşacak ve evlere; hatta yatak odalarına girecek.

Bağımsız tasarımcıların ve mobilya mağazalarının olduğu Brera ile büyük markaların olduğu Tortona'daki sergileri ele alırsak, en ilham verici bulduğunuz işler hangileriydi? Neden?

Her iki bölgede de yeterli zamanım olmadı. Eskiden çok heyecan verici deneyimler yaşatan sergiler olurdu Tortona’da… Pandeminin etkisi diyerek geçiştirmeme taraftarıyım. Bence sebebi bunları sunabilecek genç tasarımcıların artık başka normallerinin olmaları. Bu kadar zaman ve emek harcamayı karşılığı olmama riskine değer görmüyorlar ve haklılar. Tortona’nın etkisinin düşmesinin sebebini burada görüyorum. Bu kuşağı iyi anlamaya çalışmazlarsa ve yaratabilecekleri etkileşim alanlarını bu kuşağı da içine alacak şekilde yenilemezlerse Tortona kanamaya devam edecek ve “bir gün artık yapmayalım” diyecekler.

Triennale di Milano'da sizi en çok etkileyen bölüm hangisi oldu?

Bölümden ziyade, yeniyi denemeye inançları ve genel olarak tasarım hafızasına sahip olmaları ve bunu koruma özenleri. Kültürel olarak ana farklarımız buralarda; yeniye direnç gösteren bir muhafazakarlığımız ve arşivsizlik, hafızasızlık...

Restoranlarında, müzelerinde ve tasarım noktalarında zaman geçirdiğimiz kentin, sizde bıraktığı duyguyu hangi üç kelimeyle tarif edersiniz?

Özen, Kalite, İstikrar

***

Kunter Şekercioğlu kimdir?

Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nden 1996 yılında mezun oldu. ETMK ve BARBAR Tasarım İnisiyatifi üyesidir. 2005-2014 yılları arasında Anadolu Üniversitesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü’nde Ürün Tasarımı dersine misafir öğretim üyesi olarak destek veren tasarımcı, 2014 yılından beri Bahçeşehir Üniversitesi bünyesinde bu görevi sürdürüyor. ETMK İstanbul Şubesi, 2002-2004 yılı Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri, Anadolu Üniversitesi, Endüstriyel Tasarım Bölümü’nde "Ürün Tasarımı" dersi veriyor. Ulusal ve uluslararası bir çok sergiye katıldı, tasarımları Hong Kong, Düsseldorf, Köln, Milano, Frankfurt’taki sektörel fuarlarda sergilendi. Ortağı olduğu Kilit Taşı Tasarım ve Mimarlık Ltd.’de elektrikli ev aletleri, mobilya, aydınlatma, ambalaj gibi farklı alanlarda üretim yapan ve hizmet veren çeşitli markalar için tasarım ve danışmanlık yapıyor.

Bunlarda ilginizi çekebilir: Etnografya Müzesi

1
2.JPG
3.JPG
4.JPG
5.JPG
6.JPG
7.JPG
8.JPG
9.JPG

Yorum Yaz

{{user.tamisim}} {{user.tamisim}}