Eileen Gray
Modernizmi ve Art Deco akımını etkileyen Eileen Gray, bugün mimar ve tasarımcı kimliğiyle 20. yüzyılın en önemli isimlerinden biri sayılıyor. Le Corbusier ve Mies Van Der Rohe gibi çağın öncü isimleriyle birlikte anılan çokyönlü tasarımcı, bıraktığı eserleriyle fotoğraftan tekstile, tasarımdan mimariye her kuşaktan sanatçı ve tasarımcıya ilham vermeyi sürdürüyor.
Eileen Gray, erkek egemenliğinde olan sanat dünyasına yeni tür feminite getiren bir isim. “Gelecek ışığı, geçmiş ise sadece bulutları yansıtır” sözüyle kendini tümüyle modern dünyaya ait hissettiğini anlatan Gray, hem eğitimini almış olduğu resim alanında hem de “alaylı” olduğu diğer sanat alanlarında, özgür bir tutumla, geleneksel kalıpların dışında bir anlayış geliştirdi. 70 yılı aşan kariyerinin ardından -hiçbiri seri üretim olmadığı için- her biri eşsiz ve az bulunan eserler bıraktı.
Lake mobilyalarıyla ses getiren Gray, bu malzemeyi Londra’daki Slade School of Fine Art’ta henüz desen ve resim öğrencisiyken keşfeder. Victoria&Albert Müze koleksiyonlarındaki parçalardan etkilenen tasarımcı, Soho’da artizan restöratör D. Charles’tan bu malzemenin tekniğini öğrenmeye karar verir. Kısa bir süre sonra 1906 yılında Paris’e taşınınca, lake işleri yapan zanaatkar Seizo Sugawara ile tanışır ve eğitimini pekiştirir. Gray’in duyarlılığı, titizliği ve yeteneğiyle birleşince 20. yüzyıl boyunca Batı dünyasında üretilmiş lake sanatının en önemli şaheserleri doğar.
Parlak Yıllar
Gray’in 17 Mayıs 1922 yılında Paris’in kalbinde yer alan bir caddede açtığı Galerie Jean Désert ise sanat ve lüks konseptine hizmet ediyordu. Müşterileri arasında Charles ve Marie-Laure de Noailles, Philippe de Rothschild, Elsa Schiaparelli, Boris Lacroix, Henri Pacon, Damia, Romaine Brooks, Loïe Fuller gibi aristokratlar, moda tasarımcıları, yatırımcılar, edebiyatçı kadınlar ve sanatçılar vardır. Jean Désert yılları tasarımcının en verimli dönemidir. Lake sanatının örnekleri, bu yıllarda kromu kaplı çelik borular, cam ve mantardan mobilyalara doğru evrilir. Gray’in çevresinde marangoz ve heykel kaidesi ustası Kichizo Inagaki, Rodin, Francis Jourdain mobilyalarının editörü Abel Motté ve tekstil tasarımcısı Hélène Henry gibi birçok yetenekli isim vardır. Bu dönemde 1923 yılında Gray, Boudoir de Monte Carlo’yu tasarlar. 1930 yılında galerisini artık kapatmıştır.
Gray ve Bitmez Tükenmez Hayal Gücü
Gray’in en önemli eseri, bir modernite manifestosu sayılan 1929 yılında Roquebrune-Cap-Martin’da Romanyalı mimar Jean Badovici ile birlikte yaptığı E1027 evi. 1926 yılında yapılan villanın tasarımı, spor, eğlence ve iş düşkünü Jean Bodovici’yi temsil eden minimalist bir ihtiyaçtan yola çıkar. Dikey akslar (yukarıda terasa açılan spiral merdiven) ve yatay düzlemler (çatı terasıyla taçlanan iki kat)in kombinasyonu olan villa merkezi bir oda etrafında kurgulanmış. Güneşin geliş yönüne göre konumlanan iç mekanlar, sayısız kayar pencerelerle dış mekanla iletişim halinde. Organik bütünlüğüyle E1027 duyarlı modernliği temsil eden örnek yapılardan biri. Burada Gray ve Badovici çıkış noktalarını “mimari strüktürün içinde mutluluk duygusu veren, bütünün bir parçası olarak hissedebileceği bir mekan yaratmak” olarak tarif ediyordu.
1931 yılında Eileen Gray, Tempe a Palia evini tasarlar; baştan aşağıyla tümüyle kendisinin tasarladığı tek projedir. Yapı,1934 Menton tepelerinde eski sarnıçların bulunduğu, üzüm bağlarının ve limon ağaçlarının arasında arazinin içinde kaybolmuş görünüyordu. Tempe a Pailla, E1027 evinden de bazı konseptleri ödünç almıştır. Gray bu projesinde, Le Corbusier ve Pierre Jeanneret ‘nin “yeni mimarlık” tanımının kuralına uymaktansa bağımsız ruhuna uygun davranarak, kendi isteklerine ve ihtiyaçlarına göre evi kurgular; mimari ve mobilya ilişkisini en üst seviyeye çıkararak, prototip mobilya serisi çıkarır. Hareketli bir çekmeceli dolap, oturma elemanı-merdiven havluluk, çekilebilir bank ve uzayabilen gardırop gibi…
Bibendum Sandalye Tasarımı
Yenilikçi Bibendum sandalyesi, 20. yüzyılın en ünlü mobilya tasarımları arasında. aha çok, dinlenme ve sosyalleşme için tasarlanan sandalyenin sırtlığı ve kolçağı iki deri kaplı döşemeli yarım daire biçiminde borudan oluşuyor. Gray’in şapka tasarımcısı Madame Mathieu Lévy için tasarladığı bu sandalye için Bibendum adını seçerken Michelin lastiklerinin karakterinden esin almıştır.
Bibendum sandalyenin görünen kısmı, parlak krom kaplama paslanmaz çelik borulardan oluşuyor; oturma fontunun kayın ağacından, sırtlık ve kol kısmı açık renk deri kaplı. Yalın formuyla kırmızı Serpent sandalye ve Pirogue Bota Bed de tasarlamıştır. Bugün Bibenduim sandalye modernist bir akımın parçası olarak daha geleneksel olan önceki işlerinden tümüyle farklıdır ve o zamana göre şaşırtıcı bir modernliğe sahip.
76 yaşındayken yerel bir mimarın yardımıyla Eileen Gray 1939 yılına kadar sahibi olduğu kır evini ek binasını ve restorasyonunu gerçekleştirir. Bağların kalbinde Saint Anne kilisesine yakın bir noktada Saint Tropez’nin güneyinde konumlanan ev, basithacimler, rustik malzemeler ve doğaya yakınlık gibi mimarlık anlayışının temel ilkelerini yansıtan tipik bir örnek oldu. Evin mimarisinde, iç mekan ve dış mekan ilişkisi birbirine geçerek kendine özgü bir yalınlık ve zarafet sergiliyordu.
Eileen Gray, objeleri analiz etmek, onlara ruh katmak ve mükemmele ulaştırmak konusunda derin bir sezgiye sahiptir. Günün modası ya da trendlerinden uzak işler üretiyor olması, ilkelerinden ödün vermeden, özgür bir ruha kavuşmasını sağlar. Yaşamının son gününe dek bitmez tükenmez enerjisini kendi yalnızlığı içinde bulur.
DİĞER YAZILAR
Yorum Yaz