Space Crystals

Open Architecture, Çin'in Yantai kentinde okyanus kıyısındaki bir parkta gizemli siyah bir nesne gibi görünen bir uzay müzesi ve deneyim merkezi tasarladı. Space Crystals adı verilen bina, bir ucu okyanusa doğru yükselen, taş benzeri bir şekle ve parlak siyah bir dış cepheye sahip. 

Open Architecture, tasarımı “deniz kenarındaki bir parkın açıklığına gizemli bir şekilde inen dünya dışı görünümlü bir nesne” diye tanımlıyor. Arkası boyalı cam dış cephenin yarısını, fotovoltaik cam ise güneye bakan cepheyi kaplayacak ve binanın aydınlatmasına yetecek kadar güneş enerjisi üretecek.

Grinin farklı tonları

Open Architecture’ın kurucu ortağı Huang Wenjing, “Üretici, fotovoltaik camın yaklaşık 2.520 metrekarelik toplam çıkış gücünün 77 kilowatt olduğunu hesapladı. Güneşli koşullar altında bu kapasite, tüm binanın genel aydınlatma gereksinimi için yeterli.” diyor. Ziyaretçiler binaya güney cephede yükselen konsolun altından girecek ve cephenin görünümünü yansıtan duvarlara sahip 20 metre yüksekliğinde bir atriyuma ulaşacak. Atriyum, asılı nesnelerin ve dijital projeksiyonların olduğu bir sergi alanı olarak kullanılacak.“Işık çokgen yüzeylerden yansıyarak, monolitik beyaz düzlemler üzerinde zamanla ve değişen hava koşullarıyla değişen grinin farklı tonlarını oluşturuyor. Mimarlık ofisi, ziyaretçilere binayı kademeli olarak keşfettikleri hissini vermek amacıyla, üst kattaki sergi alanlarına çıkan olan atriyum alanını çevreleyen bir rampa tasarladı. Spiral rampa okyanus manzaralı bir açık hava terasına açılıyor.

Geçmişi geleceğe bağlayan köprü

Mimarlık ofisi Space Crystals tasarımının ana hedefini, "sahil parkında halkın ilgisini çeken ve sürükleyici sergiler aracılığıyla insanları evreni keşfetmeye çeken gizemli bir bina yaratmak" diye açıklıyor. 2026 yılında tamamlanması planlanan Space Crystals, Open Architecture’ın sahil parkına yönelik master planının bir parçası. Alanda inşa edilecek ikinci bina, kare şeklinde bir kütüphane ve insanların toplanma alanı olacak bir iskelenin olduğu Sea Square olacak. Open Architecture'a göre, biri gökyüzüne diğeri denize yönelen iki bina, şimdiki zamanı, geçmişi ve geleceği birbirine bağlayan, uzay ve zaman arasında bir köprü oluşturacak.