Oslo siluetinde yükselen

Munch Müzesi

İspanyol mimar Estudio Herreros , Norveçli sanatçı Edvard Munch'a adanmış "Oslo'nun silüetinde yeni bir referans noktası" sağlayan 13 katlı müzeyi tamamladı. Oslo sahilinde, Snøhetta'nın eseri Opera Binası'na yakın bir noktada konumlanan bina, dünyanın en büyük Munch koleksiyonuna evsahipliği yapıyor.

Sanatçının 1893 yılında, Oslo Fiyordu'na bakan tepede yürürken karşısına çıkan günbatımından esinlenerek yaptığı Çığlık eseri ve onun pastel versiyonu da koleksiyonda sergileniyor. Kıyıdan 57,4 metre yükseklikte olan bina, Norveç başkentinin Tøyen bölgesinde bulunan orijinal müzeden beş kat daha büyük. 13 katında 26.000 metrekareden fazla sergi alanı barındıran müzenin en üst katında, şehre bakan bir seyir terası bulunuyor. Müzenin yarı saydam bir malzemeyle kaplanmış cephesi dalgalı bir etkiye sahip.

Yakındaki opera binasına ve tarihi şehir merkezine doğru eğilir gibi görünen açılı formuyla bina, ziyaretçileri günün her saatinde içeri girmeye davet ediyor. Podyum katlarının etrafındaki kamusal alanla birleşen ve binanın yeni Bjørvika semtine bağlayan lobi, çocuklar için konserler, konferanslar veya atölye çalışmaları gibi etkinliklere ev sahipliği yapacak olan eğlence, ticari ve kültürel alanları kapsıyor. Müzenin ana işlevleri aşağıdan yukarı katlara doğru düzenlenmiş. Dikey sirkülasyon ziyaretçileri lobiden başlayarak sergi alanlarından geçiriyor; teraslara, seyir platformuna ve en üst kattaki restorana yönlendiriyor.Munch Müzesi'nin sanatın daha geniş bir kamusal alan ve sosyal deneyim kümesi içinde deneyimlenmeyi vaat ettiğini söyleyen mimarlar, Bjørvika'daki kamusal kentsel alanın bir uzantısı olarak tasarlanan binanın, herkesi müzeye girmeye ve müzeyi bir günlük yaşam tesisine dönüştürmeye davet ettiğini söylüyor.

Munch'un eserlerine adanmış kapsamlı sergilerin yanı sıra müzede, Oslo'nun yüzyılları aşan tarihine ayrılmış mekanlar da var. Sanatçı ile doğduğu şehir arasındaki bağlantının, farklı perspektiflerle anlatıldığı galeri alanları, farklı ölçeklerdeki sanat eserlerini sergilemek için tasarlanmış. 11 sergi salonu, kağıt üzerinde daha küçük eserlerin sunulması için daha küçük mekanlara bölümlenmişken,  11,5 metre genişliğindeki Alma Mater duvar resmi gibi muazzam tablolar, tavan yüksekliği yedi metreye ulaşan galerilerde sergilenecek.

Bina, değişen şeffaflık seviyelerine sahip, geri dönüştürülmüş, delikli alüminyum panellerden yapılmış bir kabukla sarılmış.  Metal yüzeyler, gün içinde ve mevsimler boyunca değişen ışığı yansıtırken, geceleri yapay ışığın dışarı süzülmesine de  izin veriyor. 22 Ekim 2021'de ziyarete açılan müze, Munch'un yapıtlarının yanı sıra ondan esinlenen hem Norveçli hem de uluslararası sanatçıların geçici sergilerine de ev sahipliği yapacak.

Fotoğraflar: Einar Aslaksen/ MUNCH

Yeni Proje - 2021-11-29T155254.560
Yeni Proje - 2021-11-29T160444.216

Yorum Yaz

{{user.tamisim}} {{user.tamisim}}